Biyolüminesans olarak da adlandırılan bazı canlılar kimyasal reaksiyonları sırasında kimyasal enerjilerini ışık enerjisine dönüştürerek doğada muazzam görüntülere şahit olmamızı sağlıyor. Biyolüminesans özelliği olan canlılar: ateş böceği, ahtapot, alg, denizanası gibi. Bu canlılar biyolüminans özelliklerini, savunma, çiftleşme, avlanma gibi esnalarda kullanıyor. Bilim insanları bu özelliğini canlıların 50 farklı değişim geçirdikten sonra edindiklerini düşünüyorlar. “Canlı ışık” olarak birçok efsanede, hikâyede geçmiş olan canlıların Işık saçabilme özelliğini bilim insanları başka teknolojik ürünlere entegre etmeye çalışmışlardır. Doğal ışık kaynağı olan bu özelliği başka canlıların genetiğine geçirerek o canlıların da ışıması sağlanmıştır.
Biyolüminesans yapan canlıların bu ışımayı nasıl yaptığı yıllar boyunca araştırma konusu olmuştur. 6 Ocak 1832’de Charles Darwin’in Tenerife kıyılarında bir gemide zooloji defterine biyolüminesans hakkında notlar alıyor. Darwin’in gördüğü denizde yaşayan biyolüminesan canlılarıdır. Darwin’den önce yaklaşık MÖ 350 yıllarında Yunan filozof Aristo da biyolüminesans nedir? Sorusuna ısı üretmediği için “soğuk ışık” olarak cevaplıyor. Uzun yıllar süren araştırmalar sonucunda kimyasal ışımanın sonucu lusiferaz adı verilen enzimin oksidasyonu sebebiyle oluştuğu bulundu.
Biyolüminesans canlılarının fark edilmesinden itibaren sürekli ışık saçma özelliğini insanlar kullanmıştır. Madenciler ateş böceklerini güvenlik lambaları olarak kullanmışlar. Ormanda yol bulmaya çalışan kişiler yolu aydınlatmak için biyolüminans mantarlarını kullanmışlardır. Elektrikten tasarruf yapabilmek için trafikte yol kenarlarına biyolüminesans canlılarının bulunduğu ağaçlar kullanılmaktadır. Tıbbi araştırmalarda da biyolüminesans molekülleri kullanılmaktadır. Nasıl mı? Kanserli hücrelerin takibi ve bağışıklık sistemini oluşturan hücrelerin konumunun belirlenmesini kolaylaştırarak. Biyolüminesans teknolojisi canlı hücrelerin de rahatlıkla incelenmesine izin verdiği için doğal yaşam ortamında kişinin izlenmesini ve verilerin oluşturulmasında kolaylık sağlamaktadır. Aynı zamanda medikal- cerrahi ekipmanların sterilizasyonunda kullanılmaktadır. Laboratuvar hayvanların üzerinde de hala biyolüminesans denemeleri yapılmaktadır.
John Hopkins Üniversitesi’nde biyolüminesans özelliği olan farklı bakteriler aranmaktadır. Bu araştırma mayınların nerede olduğunu bulmak için kullanılacaktır. Mayının yaydığı azot gazının bulması için faydalı olacağı düşünülmektedir. Herhangi bir deneyde kullanılan mikroorganizamanın sayısının tespitinde biyolüminesans kullanılmaktadır. Mekanizmaya entegresi kolay olduğu için mikroskobik ölçümlerde kullanılır örneğin su, yiyecek ve içecek, meyve, sebzede bulunabilecek zararlı organizmanın tespitinde kullanılır. Süt teknolojisinde de sütün kalitesini arttırmak amacıyla kullanılan organizmanın incelenmesinde kullanılır. Biyolüminesans özelliği yoğun olarak süs eşyası ve takılarda kullanılmaktadır. Yakın zamanda uğraşılan durumlardan biri de ticari olarak üretilen bitkilere biyolüminesans geni aktarılarak geceleri evinizi bitkilerin aydınlatmasını sağlayacaklardır.
Çevresi ve doğal bir kimyasal reaksiyon sonucu olan bu ışıma herhangi bir zararı olmadığı için her alanda rahatlıkla kullanabilir. Tasarruf yapmak ve geri dönüşümü düşünerek üretilen ürünlerin ışıklandırılması için lusiferaz enzimi üreten genlerin yerleştirilmesiyle kolayca amaca ulaşılacaktır. Bu alanda üretim yapmak istenilen ürünlerin renk renk ve doğaya uyumlu ürünler olduğu için oldukça talep göreceğine eminim.
Discussion about this post