“Yaşam, bütün formlarıyla var olduğu andan bu yana kendisini gösteriyor”.
Yukarıdaki cümleyi yazabilme cesaretimi tamamen teknolojinin bana vermiş olduğu yetkiyle naçizane kalemimden, ekranlarınıza aktarıyorum. Konu yaşamsa ve bu yaşayış içinde canlılık adına bir şeyler söylemekse mesele, önce iletişimden bahsetmeliyiz. Zira iletişim bir etkileşim mevzuudur.
İnsanlık adına bütün meraklı bilim insanları biyolojiyi temel alan ve canlılığın süregelen halini, başını ve sonunu araştırmakla ömürlerini geçiriyor. Temel bilimlerde birbirinden ayrılmaz bütün bu tanımlamalar ve açıklamalar multidisipliner biçimde ele alınır. Bize kanıtlar sunar bu çalışmalar her zaman en minimal düzeyde incelenir. Örnek olarak beynin çalışma sistemine, büyük eksende formal bir teknikle, nöronlar ve aralarındaki ilişkiye bakmak ilk adımıdır. Veri alışverişini nasıl sağladıkları gözlenir. Beyin hücrelerinden sonra ölçek büyütülerek doku ve bölümler fiziki konum ve fonksiyonelliğine göre değerlendirilir. Tüm bu aşamada görüntüleme cihazları farklı alanlarda uzman çalışanların yorumları ve mesleki bilgileri ile amaca yönelik olarak bir sonuca bağlanır. Hayatın içinden buna benzer birçok örnek sunulabilir. Teknolojinin dünyasında insan yaşamının yerine bir göz atarken etimolojik değerlendirme yaparak kelimenin yapısına da bakmalıyız.
Peki nereden geliyor bu teknoloji?
Tekhne ve logos sözcükleri bize, Yunan kültürü ile sadece mevki yakınlığı yani komşuculuk için değil insanların düş ve düşünce birliği ile ne kadar da hemhal olduğunu gösteriyor. Muteber geçmişi ile Yunanlılar antik zamandan günümüze birçok yönüyle etkisini sürdürüyor. Menşei Yunan olan bu iki kelime de etkileyen diğer tüm kelimeler gibi hayatımıza neşrolmuştur. Tekhne özü ile beceri, yapmak ve gerçekleştirmek esasında üretmektir tabanı sanat ve zanaata dair bir zengin içeriktir. Logos gizi ile ifade etmek, söz ve sözcük aktarımını akıl yoluyla sağlamaktır. Bileşik bir kelime olan teknoloji yeşerip filizlendiği dünyasında bizleri de içine alan rüyalarında soru ve sorunlara çözüm üretmekte ve belki de öz eleştiri yaparak kendini yenilemek ve geliştirmek üzere temaşa etmekte. Aslında her şey birbiriyle etkileşim durumunda ve bunu kendi meşrebince gerçekleştiriyor. Bir sistemin çalışma prensibine bakmak için önce aradaki parçaların ne işe yaradığını bilmeliyiz. Tüm aksam bir birlik içinde yakaladıkları bir senkronla faaliyettedir. Burada bütünlüğü sağlamak önemlidir. Eksik ya da yanlış bir durum kabul görmez. Tam olmalıdır. Belki biraz mükemmeliyetçiliktir. Tıpkı bizi ağırlamak için eli ayağına dolaşan misafirperver dostlarımız gibi. Bize elindeki her şeyi sunar, sunmak ister ve bu ziyaretten memnun olunmasını bekler en çok. Teknoloji de tam manasıyla bu yolla bütün maharetlerini sunmakta. İnsanı çevresini daha kısa bir çerçevede en yakınlarını nasıl ki yine o insan tanımlarsa ya da ataların düsturuyla söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu dediği yerde teknolojiyi de iç içe geçmiş bir yığın (kütlesel ve kitlesel anlamda oldukça kümeleşmesi) terim ve teknikle anlatabiliriz. Teknolojinin insan yaşamına açtığı bu kucak dolusu kapı ile gelişim dünyasında insan da diğer insanlarla iletişimini istediği formatı kullanarak sağlayabiliyor.
Bu post hakkında yorum yap